Bel Ağrısı Belirtileri ve Tedavisi Hakkında Herşey

Bel Ağrısı Neden Olur?

Bel ağrısı bir çok sebebe bağlı olabilir. Bu sebeplerin arasında bel fıtığı, kanal darlığı, piriformis sendromu, bel kayması gibi omurga ile ilgili sorunların yanı sıra, duruş bozukluğu, aşırı kilo, kas ve bağlardan kaynaklanan problemler ile romatizmal hastalıkları sayılabilir.

Bazen iç organlardan yansıyan bir ağrı belde hissedilebilir. Bazen muayene ve tetkiklerde hiçbir şey bulunamayabilir.

Duruş Bozuklukları Bel Ağrısına Nasıl Yol Açar?

Bel Ağrısı Kötü duruş beli zorlamakta ve zedelenmeye yatkın hale getirmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden biri belin normal kavisinin artması veya azalması ve bazı kasların sürekli gergin kalmasıdır. Bilgisayar karşısında devamlı aynı pozisyonda oturma, benzer şekilde ara vermeden uzun yol araba sürücülüğü gibi nedenler de bel ağrısını tetikler. Duruş bozuklukları bel kaslarında ve belde bulunan bağlarda bir takım olumsuz değişikliklere yol açar.

Kilonun Bel Ağrısındaki Etkisi Nedir?

Bel Ağrısı Aşırı kilolar, omurgaya binen yükü artırır. Diğer bir deyişle daha az kiloyu taşımaya göre dizayn edilmiş bel, daha fazla yüklenme karşısında zorlanır. Bu tip zorlamalar disk yastıkçığının erken yaşta dejenere olmasını ve ileride fıtık benzeri durumların ortaya çıkmasına yol açar. Aşırı kilo tedaviyi de zorlaştırır.

Vücut ağırlığının omurgaya, kas ve eklemlere direk etkisi vardır. Bunu elimizde bir şey olmadan taşıdığımız yük olarak düşünmeli vücut kitle endeksimizi normal sınırlarda tutmak için sağlıklı ve yeterli beslenmeliyiz. Keza bu amaç için spor da yararlı bir yöntemdir. Günümüzde açlıktan zarar gören hasta sayısından çok daha fazla hasta tokluktan zarar görür.

 

Bel Ağrılı Hasta Ne Zaman Doktora Başvurmalıdır?

Bel Ağrılarınızın Sebebi veya Sebepleri Nasıl Teşhis Edilir?

Bel ağrınızın sebebini belirlemek için doktorunuz sizi ayrıntılı olarak muayene ettikten sonra gerekli radyolojik ve elektrofizyolojik incelemeleri yapacaktır. Muayenede özellikle ağrınızın şiddeti, süresi, hangi bölgede olduğu, gün içindeki değişimleri ve eşlik eden diğer bulgular irdelenecektir.

Bel Ağrısı Tedavisinde Yatak İstirahatının Yeri Nedir?

Bel ağrılarının önemli bir bölümünde 3-5 günü geçmeyen kısa süreli yatak istirahatı önerilmektedir. Özellikle bel fıtığı ve mekanik bel ağrılarında, ortopedik bir yatakta dizler hafif karna doğru çekilerek istirahat tavsiye edilir. Uzun süre yatak istirahatinin kas gücü ve kemik yoğunluğunu azaltabildiği unutulmamalı, dolayısı ile uzun süreli istirahattan kaçınılarak, akut ağrı geçince egzersizlere başlanmalıdır.

Muayenede bel hareketlerinizin durumu, harekete ağrının eşlik edip etmemesi, bacaktaki germe testleri ile ağrının ortaya çıkıp çıkmaması, bacak ve ayakta kuvvet ve duyu durumunuz ile bacaktaki reflekslerinize bakılacaktır. Muayenenin ardından radyolojik (MR, fonksiyonel grafiler) ve elektrofizyolojik incelemelere gerek duyulabilir.

Bel Ağrısı Tedavisi Yöntemleri Nelerdir?

Öncelikle ağrının azaltılıp hastanın sakinleştirilmesi gereklidir. Bu amaçla da ağrı kesici, ödem giderici ilaçlar, kas gevşeticiler kullanılır. İstirahat uzun süreli olmama kaydıyla gerekebilir. Korseleme başlangıç devrelerinde hastayı rahatlatır ancak uzun süreli kullanımlarda bel kaslarının zayıflamasına neden olabilir. Korse çıkarma programını hasta doktoruyla mutlaka konuşmaktır. Bunun dışında ehil ellerde yapılan manipülasyon, fizik tedavi yöntemleri,tıbbi tamamlayıcı yöntemler (Kuru iğne tedavisi , proloterapi) lokal enjeksiyonlar diğer tedavi yöntemleridir.

Egzersiz tedavinin temellerinden biri, hatta en önemlisidir. Bel ağrısı çeken hastalarda karın, sırt ve bacak kasları zamanla güçlerini yitirir. Egzersizler bedeni ve ruhi gevşemeyi sağlar, ağrıyı azaltır, kasları güçlendirir, duruşu düzeltir. Hastanın günlük yaşama dönme sürecini kısaltır. Egzersiz türlerini esneklik, bel ve karın kaslarını güçlendirme ve germe olarak sınıflandırabiliriz.

Boyun Ağrısı Sebepleri

Boyun ve Kol Ağrısı Neden Olur?

Boyun Ağrısı Sebepleri Boyun ve kol ağrısının birçok sebebi vardır. Çoğu zaman birden fazla sebep olabilir. Ağrının esas sebebini bulmak önemlidir, ancak tedaviye başlamak için ağrının gerçek sebebini bulmak şart değildir. Boyun omurlarındaki osteofitler (kireçlenme), kaymalar, disk hernileri, boyun kaslarında spazm, bazı anatomik anormallikler kola giden sinirlere ve omuriliğe baskı yaparak boyun, kol ve başta ağrı oluşturabilir. Omurilik basısı daha nadir ancak çok daha ciddi bir durumdur. Omuriliğin kendinden kaynaklanan bazı hastalıklar nadir de olsa boyun ve kol ağrılarına yol açabilir (MS, sirengomyeli, miyelit). Ankilozan spondilit ve RA gibi romatizmal hastalıklar da boyun ağrısı ve tutukluğuna sebep olabilir.

Kötü duruş ve boyunu kötü kullanma

Günlük hayatta boyun sağlığına uygun olmayan her yanlış hareket ve duruş; omur, disk, eklem ve bağ dokusunda yıpranmaya ve yozlaşmaya sebep olur. Özellikle masa başında oturanlarda, sınavlara hazırlanan öğrencilerde, klavyeli cihaz kullananlarda, fazla miktarda el işi yapanlarda bu duruma sık rastlanır. Boyundaki doğal lozdozun (boyun çukurluğu) kaybolması boyunu kötü kullanmanın en önemli bulgusudur. Bu durum röntgende boyun aksında düzleşme olarak görülür. Bu durum boyun fıtığı ve boyun kireçlenmesi (osteoartrit) ne zemin hazırlar.

Boyun incinmesi

Boyunun anatomik yapısının imkân verdiği normal hareketinden daha fazla bir zorlanma sonucunda; disk, kemik, bağlar ve eklemlerde incinmeler olabilir. Genelde araç içi trafik kazası sonrası boyundaki aşırı hareket ve zorlamadan dolayı giderek artan boyun ve kol ağrısı görülebilir. Buna Whiplash incinmesi denir. Bu durum boyunun öne ve arkaya aşırı hareketi sonucu oluşur.

Boyun Tutulması, Kas spazmı

Genellikle boyunu destekleyen kasların aşırı gerilmesi ile oluşur. Ağır bir şey kaldırmak, aşırı spor, iş aktivitesi, yanlış masa başı çalışması kas spazmına sebep olabilir. Ayrıca yanlış pozisyonda uyuma, yüksek yastık ve kötü seyahat şartları da boyun tutulması yapabilmektedir. Çoğu zaman basit ve kolay tedaviler ile spazm ve tutulma çözülmektedir. “Miyofasiyal ağrı, Fibromiyalji , Fibrosit ve Miyozit” diye de adlandırılan uzun süreli kas ağrısında, kas içerisinde ağrıyı tetikleyen noktalar ve elle de hissedilebilen sertlikler mevcuttur.

Tortikollis ve doğumsal nedenler

Boyunda uzun süreli kalıcı eğriliğe tortikollis denilir. Doğum esnasında sternokleidomastoid kasının zedelenmesine bağlıdır. Klippel-Feil, Turner Sendromu, disk agenezisi gibi doğuştan gelen problemler ciddi boyun ağrılarına sebep olabilir.

Boyun Fıtığı

Her iki boyun omuru arasında esnek bir yastık görevi yapan kıkırdak disk dokusunun omurilik ve kola giden sinirlere doğru taşması ''boyun fıtığı'' olarak tanımlanır. Basının büyüklüğü ve yerine göre boyun ve kol ağrısı, omuz ağrısı, baş ağrısı, kürek kemikleri arasına yayılan ağrı, kol kaslarında kuvvet kaybı, ellerde his kusuru, uyuşma ve beceriksizlik görülebilir. Nadiren omuriliğe doğru baskı olur ise yürüme zorluğu, bacaklarda kuvvetsizlik ve idrar şikayetleri de görülebilmektedir. Fizik tedaviye oldukça iyi cevap verir. Konservatif tedaviye rağmen şikayetler geçmiyor, ciddi omurilik ve sinir baskısı var ise, cerrahi tedavi (ameliyat) önerilir.

 

Diskte dejenerasyon, yozlaşma, kireçlenme

Yaşın ilerlemesi, omurganın kötü kullanılması sonucu kemik yapıda, bağlarda ve disklerde yıpranma başlar. Jel kıvamındaki disk çekirdeği sertleşir ve incelir, diskin dış liflerinde yıpranmalar oluşur diskin şok emme özelliği ve esnekliği kaybolur. Kemik köşelerinde osteofit adı verilen çıkıntılar oluşur. Oluşan yeni kemikçikler, sertleşmiş ve esnekliğini kaybetmiş bağlar ve daralmış disk mesafeleri sinirlere baskı yaparak boyun, kol ve genel vücut ağrısına sebep olabilmektedir. Omurilik basısı yaparak el ve ayaklarda uyuşma, kuvvetsizlik oluşabilmektedir. Ayrıca tanın ruhsal yapısı da etkilenir. Fizik tedavi ve egzersizlere iyi cevap verir. Tedavinin belli periyotlarla tekrarlanması gerekebilir. Nadiren cerrahi gerekir.

Gerilim, stres, sigara, kötü hayat koşulları

Boyun ağrısını artıran ve kronikleştiren en önemli sebeplerdir. Ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar boyun ağrısını artırır. Boyunda sürekli gerginlik ve ağrılı noktalar tespit edilebilir. Gülmek, düzenli çalışmak, egzersizler, masaj, sosyal uğraşılar ve hayata bağlılık boyun ağrısına karşı önemli korunma yollarıdır.

Omurilik Kanalında Daralma (Servikal Dar Kanal, omurga stenozu, Servikal Spondilitik Myelopati)

Boyun Ağrısı Sebepleri Özellikle ileri yaşlarda ellerde uyuşma, kuvvetsizlik ve beceriksizlik, yürümede zorluk ve el-ayaklarda his kusuru görülebilmektedir. Omuriliğin ve/veya sinirlerinin geçtiği kanalların daralması ve omurilik beslenmesinin bozulması ile seyreder. Hastalığın erken dönemde tespit edilmesi ve erken tedavi gereklidir. Erken dönemde yapılan cerrahi girişim omurilikte oluşabilecek kalıcı hasarları önlemektedir.

Romatizmal Hastalıklar

Vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine savaş açması sonucu oluşur. Omurgadaki normal kemik ve kıkırdak dokuları hasara uğrar. Romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi hastalıklar boyun hareketlerinde kalıcı kısıtlılık yapabilir. Sabahları görülen en az bir saat süren eklem tutukluğu ve her yöne hareket kısıtlılığı romatizmal hastalıklardaki boyun tutulumunun tipik özellikleridir .

Osteoporoz (kemik erimesi)

Osteoporoz, en sık rastlana metabolik kemik hastalığıdır. Kemiklerde yumuşamaya ve incelmeye yol açarak kolay kırılmaya ve dolayısıyla ağrıya sebebiyet verir. En önemli sebebi kalıtımdır. Beslenmede kalsiyum ve D vitamini eksikliği, hareketsiz yaşantı, erken menopoz, aşırı alkol ve kafein tüketimi, kortikosteroidler ve bazı ilaçlar osteoporoz riskini arttırır.

Omurga kırıkları, omur kayması

Omurlar normalde oldukça sağlamdır. Bazen kaza ve başka sebeplerden zarar görüp çatlayabilir, bütünüyle kırılabilir.

Travma şiddetiyle boyun omurları kayarak omuriliğe zarar verebilir. Ciddi omurilik ve sinir kesileri görülebilir. Kaza sonrası boyunun mutlak boyunluk ile tespit edilmesi hayat kurtarıcıdır.

Kol ve el sinirlerinin tuzaklanması (sıkışması)

Boyunda omurilikten çıkan sinirler ele doğru giderken yol üzerinde bağ dokusu tarafından tuzaklanır. Buradaki sıkışma sonucu el ve kollarda kuvvetsizlik, uyuşma ve ağrı oluşur. Özellikle elin ilk 3 parmağında geceleri görülen uyuşma el bilek kanalı sendromu (karpal tünel sendromu) için tipiktir. Bu tip ağrı ve uyuşma olan hastalarda mutlak EMG testi ile ayrıcı tanıya gidilmelidir. Konservatif tedavi ile sonuç alınamayan hastalarda cerrahi olarak basının kaldırılması gereklidir. Unlar sinir, radial sinir kol ve elde çeşitli bölgelerde sıkışabilir. Bazen kola giden sinir ve damarlar hepsi birden boyundaki normal yada anormal anatomik oluşumlar tarafından sıkıştırılabilir (torasik çıkış sendromu).

 

Spor Yaralanmaları Kuru İğne Tedavisi

Spor Yaralanmaları Kuru İğne Tedavisi

Kuru İğne Tedavisi (İMS) spor yaralanması tedavi ve rehabilitasyonunda tek başına ya da uygulama alanımızdaki diğer tedavi yöntemleriyle (proloterapi ,PRP tedavisi vb)kombine edilerek başarı ile kullanılmaktadır.

 

 

PRP tedavisi menisküs yırtığı için uygulanmaktadır.

Kuru İğne Başka Nerelerde Kullanılır?

Kuru İğne Nerelerde Uygulanır ?

Kuru İğne Nerelerde Uygulanır ? İMS nin ağrılı sendromların dışında da birçok kullanım alanı vardır. İMS çilt kırışıklıkları ve ciltte oluşmuş mikro çukurlukların tedavisinde kullanılabilir. Hemiplejik hastaların omuz ve kalça sendromlarının tedavisinde rehabilitasyona olumlu katkısı olur. Nöropatilerin tedavisinde kısmen etkilidir. Eklem kontraktürlerinin tedavisinde, eklem hareket açıklığının artmasına yardımcı olur.

Kuru İğne Tedavisi (İMS) Hangi Hastalıkların Tedavisinde Uygulanmaktadır ?

Kuru İğne Tedavisi Kaç Seans Uygulanmaktadır  ?

İMS yani kuru iğne tedavisinde seanslar hastalığa ve hastanın gidip gelme imkânına göre belirlenir. Haftada 1 veya 2 seans uygulamak en uygun olanıdır. Daha önce geçirilmiş bir cerrahi müdahale varsa yada ağrı çok kronikse seans araları daha sık ve seans sayısı fazla tutulmalıdır. İyileşmenin hızı hastalığın kronikliğine, yaygınlığına, ağrının şiddetine, daha önce operasyon geçirip geçirmemesine, nöropati olup olmamasına göre değişir. Seans sayısı 6-10 arasında değişmelidir. Bazen bu süre 15 seansa kadar çıkabilir. Hastalığın geçici alevlenmelerinde tek seanslık bir tekrar yeterli olabilir.

Kuru İğne Acıtır mı  ? İMS Ağrılı Bir Yöntem midir ?

İMS tedavisinde kullanılan iğneler normal enjeksiyonda kullanılan mandrenli iğneler gibi değildir;

Son derece incedir. Deriyi geçerken acıyı en aza indirmek için bir kılavuz kullanılarak iğnenin hızlı batması sağlanabilir. Ayak tabanı, el gibi küçük kasların bulunduğu bölgelerde ağrı mümkündür, ancak diğer kaslara yapılan stimülasyonlar genellikle iyi tolere edilir. Eğer kaslar normalse genellikle ağrı duyulmaz.

Kas süpersensitif, aşırı kısalmışsa yani ciddi olarak problemli ise bir miktar ağrı duyulabilir. İğne ilk batırıldığında spazmlı kas tarafında sıkıca kavranır ve bu esnada özel bir ağrı duyulur. Kas kendini bırakınca ciddi bir rahatlama olur. Bazı hastalar ilk birkaç seansta uzun süren ağrılardan bahsederler, seans süresi arttıkça bu ağrılar kaybolur.

Sırt Ağrıları

Sırt Ağrıları

Sırt Ağrıları Bel ve boyun bölgesine göre daha az hareketli ve kaburgalarla desteklendiği için sırt ağrıları bel ve boyun ağrılarına göre daha az görülür. Duruş bozuklukları, bilgisayar kullanma, stres, oturarak çalışma, iri göğüsler, uygun olmayan sutyenler vs.. sırt ağrılarının en sık rastlanan sebepleridir. Bel ve boyun kadar olmamakla birlikte çok sayıda hasta sırt ağrılarından dolayı sıkıntı çekmektedirler.

Sırt bölgesinin kendisinden kaynaklanan ağrıları olabildiği gibi boyun ve bel gibi omurganın diğer kısımlarından ve iç organlardan kaynaklanan ağrılar sırtta hissedilebilir. Mide- barsak, pankreas, böbrek, kalp gibi iç organ hastalıkları sırta vurabilir.

 

Torasik disk herniasyonu (sırt fıtığı),

Omurga fıtıklarının %2-3’ünü oluşturur. Daha çok sırt omurlarının alt kısmında görülür. Göğüse, karına veya bacaklara vurabilir. Tanıda iyi bir muayene ve o bölgenin görüntülenmesi önemlidir. Tedavide analjezikler (ağrı kesiciler) ve fizik tedavi uygulamaları faydalıdır. İlerlemiş vakalarda ameliyat gerekebilir.

Omurga çökme kırıkları,

Ani ve şiddetli sırt ağrısı yapabilir. Hafif ağrılı veya ağrısız da olabilir. Sırt bölgesi tümörleri veya başka bölgeden yayılan tümörler, osteoporoz (kemik erimesi) ve kemik tüberkülozu en sık rastlanan çökme kırıkları nedenlerindendir.

Torasik spondiloz (kireçlenme);

Özellikle duruş bozuklukları, tekrarlayan travmalar, mesleki zorlanmalar, geçirilmiş kazalar sırt bölgesinde spondiloza zemin hazırlar. Genetik faktörlerin rolü de olabilir.

Sırtta ağrı ve tutukluluk yapar. Zamanla sırtta kamburluk gelişebilir. Uzun süre ayakta durmak, uzun süre oturmak ve yük taşımakla ağrılar artar. Tedavide ağrı kesiciler ve fizik tedavi uygulamaları genellikle yeterlidir.

Torasik spinal kanal stenozu(sırt bölgesi omurlarında kanal darlığı);

Sıklıkla bacaklarda uyuşma ve karıncalanma ve yürüme güçlüğü görülür.

Sırt ağrısı belirgindir. İleri darlıklarda cerrahi tedavi gerekebilir.

Enfeksiyonlar;

Sırt Ağrıları En sık olarak tüberküloz ve bruselloz görülür, ayrıca kan yolu ile diğer mikroorganizmaların da sırt omurlarına yayılımı olabilir. Hafif ateş, gece terlemeleri, gece uykudan uyandıran ağrılar vardır.

Tümörler;

Ağrı en sık görülen belirtidir. Karakteristik olarak en çok istirahat sırasındadır ve egzersizle ağrının şiddeti azalır. Ağrı genellikle bıçak saplanır gibidir ve öksürmekle, aksırmakla, ağır kaldırmakla şiddetlenir. Çoğunlukla hastayı uykudan uyandırır.

Postural deformiteler (omurlardaki şekil bozuklukları);

Kifoz (kamburluk), skolyoz (omurganın yana eğriliği) sıklıkla sırt ağrısı nedenlerindendir.

Tedavinin iki amacı vardır. Eğriliğin düzeltilmesi ve ilerlemenin durdurulması. Skolyoz tedavisinde; egzersiz, özel korseler, fizyoterapi yöntemleri uygulanır. Ağır vakalarda cerrahi kaçınılmazdır.

Ankilozan spondilit ve diğer seronegatif artritler;

Sırt omurlarını tutarak ve göğüs kafesinin hareketlerini kısıtlayarak sırt ağrısına sebep olan romatizmal bir hastalıktır. Omurganın diğer bölgelerini de tutar. Ağrı ve hareket kısıtlılığı ön plantadır. Ağrı istirahatle artar hareketle azalır.

Osteoporoz (kemik erimesi);

Akut (ani başlangıçlı) veya kronik (zaman içinde gelişen) sırt ağrısı yapabilir.

Akut ağrı omurlardaki çökme kırıklarına bağlıdır. Kronik ağrı ise omurga kaslarındaki dengenin bozulması ile ilgilidir. Kırık olmadıkça kemiklerde genellikle hassasiyet yoktur.

Miyofasyal Ağrı Sendromu (kas romatizması);

Kaslarda görülen ağrı, hassasiyet ve tutuklukla karakterize bir hastalıktır. Fibromiyalji sendromu ile çoğunlukla karıştırılır. Fibromiyalji sendromunda ağrı daha yaygındır, miyofasial ağrı sendromu ise daha az kas grubunu ilgilendirir. Fibromiyalji de ağrı tutukluk ve hassasiyet vücudun her tarafında yaygındır, miyofasial ağrıda ise bir veya birkaç bölgededir. Miyofasial ağrıda yorgunluk ve uykusuzluk yoktur ya da daha hafiftir. Fibromiyalji sendromu daha çok sistemik miyofasyal ağrı sendromu bölgeseldir.

Miyofasial ağrı sendromunun en önemli sebepleri travmalar, duruş bozuklukları, tekrarlayan hareketler, stres, aşırı kullanım, doğumsal bozukluklardır.

Yansıyan ağrılar:

En sık sebepler;

Sırt ağrılarının tedavisinde neler yapılır?

Paravertebral spazmı çözmek için İMS (kuru iğne tedavisi), ligament ve tendon hasarı varsa proloterapi, kas zayıflığı varsa kasları güçlendirmek için egzersiz programları, çökme kırıkları ve ciddi omurga deformiteleri varsa korseleme, özel omurga destek aparatları yararlı olabilir.

 

 

Ameliyat Sonrası Devam Eden Boyun Ağrıları

Ameliyat sonrası Boyun ağrısı

Ameliyat Sonrası Devam Eden Boyun Ağrıları

Birçok insan bel ve boyun bölgesine yönelik cerrahi müdahaleler sonucu oldukça tatminkâr sonuçlar alırken, büyük bir hasta kitlesinde bu tip cerrahi müdahaleler sonucu ağrıları devam eder; hatta bir grup hasta daha ciddi sağlık problemleri ile karşılaşır.

Bu problemlerin birçok sebebi olabilir;

Başarısız ya da sonuçsuz boyun cerrahisi hastalarını tedavi ve rehabilitasyonunda neler yapılmalıdır?

En iyi sonuç bu hastaların bir rehabilitasyon hastası olarak kabül edildiği ekip çalışması ile tedavi edilen hastalarda elde edilir.

Bazen yeni bir cerrahi müdahale gerekebilir.

Olabildiğince ve mecbur kalınmadıkça tekrarlayan cerrahi müdahalelerden kaçınılmalıdır.

Tedavi edici soğuk ve sıcak uygulamalar, düzenli ve uzun soluklu egzersiz programları, termal kürler, iş ve işyeri ile ilgili ergonomik düzenlemeler, iyi yatak ve yastık kullanılması önerilir.

Paravertebral kas spazmını ve kas kısalığını gidermek için tetik nokta injeksiyonları ve Kuru İğne Tedavisi (ims) birçok hastada oldukça olumlu sonuçlar verir. Ligament hasarının olduğu düşünülüyorsa proloterapi uygulabilir.

Ayrıca; kaybolmuş boyun lordozunu restore etmeye yönelik uygulamalar gerekebilir.

Yağ Yastığı Sendromu (YYS)

Yağ Yastığı Sendromu (YYS)

Yağ yastığı sendromu (Hoffa's sendromu)

Aynı zamanda “Hoffa’s sendromu” olarak bilinir ve oldukça sık görülür. Ağrının çıkış noktası patelllar tendonun sağında ve solunda yer alan içyan veya dışyan yağ yastığından kaynaklanır. Direkt travma veya çok daha sık olarak mikrotravma ve sinovitis, yağ yastığının genişlemesine bunun neticesinde de patellofemoral eklem arasında sıkışmasına sebep olur. Burada bulunan yağ dokusunun ağrıya oldukça hassas olduğu gösterilmiştir. Bu durum göz ardı edilerek yapılan ön diz ağrıları tedavileri başarısızlıkla sonuçlanır. Herhangi bir enflamatuar (yangısal) olay yağ yastığında sinoviyal hipertrofiye yol açar. Bu durumlar travma, enfeksiyon, RA ve kıkırdak dejenerasyonu sonucu oluşan enflamasyon olarak sayılabilir. Kronik patellofemoral sendrom mikroartiküler kıkırdak parçalanması, bu da dolaylı olarak yağ yastığı sendromuna sebep olur.

Tanı

Anamnez ve hikaye kondromalazi patellaya benzer. Dikkatli bir inspeksiyonda patellanın bir tarafındaki çökmeye karşı, diğer tarafta bulging (balonlaşma) görülür. Bu durum kolaylıkla efüzyon (sıvı) olarak değerlendirilebilir. Ancak aynı zamanda efüzyon ile birlikte de olabilir. Hoffa testi tanı koydurucudur. Diz fleksiyonda iken başparmakla yağ yastıklarına basınç uygulanır bu esnada diz ekstansiyona getirilir. Bu manevrada yağ yastığı patellafemoral eklem içerisine itilmiş olur ki bu da ağrıya sebep olur. Normal kişilerde bu test esnasında ağrı oluşmaz. Direkt radyografiden bir sonuç alınamayacağı, MRG’de ise infrapatellar yağ yastığının üst köşesinde ödem ve genişleme görülebilir.

Tedavi

Akut olgularda oral antienflamatuar kullanımı yağ yastığındaki sinoviti azaltır. Patellofemoral yüklenmeyi egzersiz, breys ve istirahatle azaltmak suretiyle efüzyon ve sinovitin gerilemesi sağlanır. Yağ yastığına yapılan kortikosteroid enjeksiyonun, yağ yastığını erittiği gösterilmiştir. Bu tedavi yöntemi daha çok akut YYS da geçerlidir. Çünkü kronik vakalarda kapsül kalınlaşmıştır ve yağ yastığı fibrotiktir (sertleşmiştir). Bu nedenle daha çok artroskopik debritmanla düzeltilebilir. Rehabilitasyonda patella ile ilişkili kasların güçlendirilmesi ve germe egzersizleri faydalıdır.

Osgood - Schlatter Sendromu (OSS) Osgood

Osgood - Schlatter Sendromu (OSS) Osgood

Osgood-schlatter sendromuOsgood-Schlatter Sendromu (OSS), Sinding-Larsen-Johanssen sendromuna (SLJ) klinik olarak benzer. Yine aktif koşma ve sıçrama aktiviteleri yapan erkeklerde daha sık görülür. Farklı olarak genellikle OSS’li çocuk SLJ’ye göre biraz daha büyüktür.

Yaralanma bölgesi tibial tüberkülün apofizi olup patellar tendonun tekrarlayıcı traksiyonu sonucu gelişir. SLJ’de olduğu gibi hasarın tendonun mikro yırtığı, apofizin stres fraktürü ya da her ikisinin birlikteliği şeklinde olup olmadığı ayırt edilemez. Enflamasyon sadece olası bir bursit ya da şişlik sonrası akut tekrarlamalarla meydana gelir. OSS için tipik olan kemik şişliği, tibianın anterioru ile tibial tüberkül apofizinin genişlemesinden kaynaklanmaktadır.

Tanı
Semptomlar tibial tüberkül civarında lokalizedir. Bunun dışında hastalık bir kaç ay sürerse tibial çıkıntıda hassasiyet ve genişleme görülür. Aynen SLJ’de olduğu gibi hamstring ve kuadriseps kasları gergin ve sıklıkla zayıftır. Radyografi zorunlu olmamakla birlikte tibial tüberkül apofizinin genişlemesini ve fragmantasyon varlığını gösterebilir. Ayrıca manyetik rezonans görüntülemede (MRG) kalsifikasyonlar, tendonda ve peritendinöz bölgede ödem varlığı gözlenebilir.

Tedavi
Genellikle tedavi yaklaşımı SLJ’dekine benzer. İstirahat ağrısız dönem için gereklidir. Kudriseps güçlendirme ve hamstringlere germe egzersizleri uygulanmalıdır. Dize korse veya alçı uygulaması özellikle çok aktif çocuklar için gerekebilir. Patellar tendon bantlama tensil güçleri (gerilme güçleri) doğru yöne yönlendirerek rahatlama sağlar. Ancak kesin bir tedavi sağlamaz. Yakınmaları geçmeyen hastalarda cerrahi eksizyon uygulanır. Son yıllarda yapılan bir çalışmada artroskopik olarak debritman yapılmasının da olumlu sonuçları olduğu bildirilmiştir.

LATERAL RETİNAKULUM AĞRISI (LRA)

Lateral RetinakulumKronik lateral retinaküler gerginlik dejenerasyona ve ağrıya neden olur. Bir çalışmada %10 oranında ön diz ağrısına neden olduğu bildirilmiştir. Bu dejenerasyonun sebebi bilinmemektedir.

Tanısı
Hastaların hemen hemen hepsinde patella lateralizasyonu ve gergin retinakula vardır. Genellikle lateral patellar tilt ve palpasyon lateral kapsülde ağrıya yol açmaktadır. Birlikte görüldüğü patella patolojileri fatellofemoral ağrı sendromu, yağ yastığı sendromu, plika sendromu ve patellar subluksasyonudur

Tedavisi
Tedavide öncelikle patellanın medializasyonu (kuadriseps güçlendirme ve bantlama) sağlanmalıdır. Patellayı medial yönde bantlama hem tanı hem de kısa süreli aktiviteler için kullanılabilir. Birlikte görülen ön diz ağrısı sebepleri tanınmalı ve tedavisi yapılmalıdır. Tedaviye cevap vermeyen olgularda retinaküler gevşetme operasyonu yapılabilir. Lateral gevşetme ameliyatlarından sonra kuadriseps atrofisi gelişeceğinden fizik tedavi programları uygulamaları yapılmalıdır. Yürüyüş ve atletik aktiviteler için rehabilitasyon fazı boyunca patellayı medialize eden patella destekli dizlikler giydirilmelidir.

SİNOVİAL PLİKA SENDROMU

Sinovial Plika SendromuMekanik irritasyondan (uyarlma) kaynaklanan bir sinovit olduğu varsayılmaktadır. Sinovyal plika, normal kişilerin %60-80’inde gözlenir. Plika aslında birçok dizde bulunabilen sinoviyal bir doku artığıdır. Ağrılı hale gelme sebebi bilinmemektedir. Ancak travma sonrası veya tekrarlayıcı sürtünmeden dolayı kalınlaşarak oluştuğu bilinmektedir. Bu olgularda plika palpasyonla hassastır.

Tanı
Anamnez ve hikayesi patellofemoral ağrı sendromu ve yağ yastığı sendromuna çok benzer ve bu 3 patoloji birlikte de görülebilir. Plika, patellanın iç ve medial menisküs arasında kalınlaşmış bir bant şeklinde ele gelebilir. Normal bir plika elle muayenede hassas değildir. Medial femoral kondilin (dizin iç tarafı) nonartiküler kısmını kapsayan sinovya kolaylıkla palpe edilebilir ve plikadan çok daha hassastır. Laterale kaymış bir patella ve gergin retinal retinakulum genellikle bulunur. MRG’de düşük sinyalde eklem sıvısı çevresinde kalınlaşmış plika yapısı gözlenir.

Tedavisi
Erken olgularda patellayı medialize etme çabaları (bantlama, breys, hamstring germe, kuadriseps güçlendirme) plikanın sürtünmesini azaltacak ve iyileşmeye fırsat verecektir. Ağızdan alınacak antienflamatuar ilaçlar yardımcı olabilir. Plika içerisine kortizon enjeksiyonu yardımcı olabilir ancak plika fibrotik hale geldikten sonra artroskopik olarak pilikanın kesilmesi gereklidir. Patellanın lateralize olmasıyla plika hipertrofisi meydana gelmişse lateral retinaküler gevşetme gerekir. Eğer birlikte yağ yastığı sendromu var ise yağ yastığı debrite (çıkarılmalıdır) edilmelidir.

POSTERİOR TİBİAL TENDON DİSFONKSİYONU

Sağlıklı erişkinlerde sonradan ortaya çıkan pes planus (düz tabanlık) deformitesi sebeplerinin en sık görülen sebebidir.

Tibialis posterior tendonu; ayak medial arkının birincil stabilizatörüdür. Kasılması ile ayakta plantar fleksiyon ve inversiyon olur, ayak arkı yükselir ve böylece midtarsal eklemler kilitlenir, arka ayak ve orta ayak rijit bir hal alır. Böylece gastroknemius kası yürüyüş esnasında daha etkili çalışır. Posterior tibial tendonunun çalışmaması durumunda ayağın diğer ligamentleri ve eklem kapsülü de giderek zayıflar ve pes planus (düz tabanlık) gelişir. Gastroknemius kası etkin olarak çalışamaz, dolayısıyla yürüyüş ve denge ciddi anlamda bozulur.

Posterior tibial tendonun disfonksiyonuna tekrarlayıcı mikrotravmalarla tendonun dejenere olarak fibrozise gitmesinin sebep olduğu düşünülmektedir. En sık olarak orta yaşlı kadınlar etkilenirler ve sıklığı yaşla birlikte artar. Pes planus (düz tabanlık), hipertansiyon, diyabet, tendon etrafına steroid enjeksiyonu ve spondilartropati varlığı da posterior tibial tendon disfonksiyonu gelişimi için risk faktörleridir.

Posterior Tibial Tendon Disfonksiyonu

Posterior Tibial Tendon Disfonksiyonu

Posterior tibial tendon disfonksiyonu, 4 evrede incelenir;

Evre 1; inflamasyon mevcut, tendon sağlam. Bu evrede hastaların ayaklarının medialinde travma öyküsü olmaksızın müphem bir ağrı ve tendon üzerinde şişlik vardır. Hastalar etkilenen tarafta parmak ucuna zorlukla yükselirler, bazen de bu hareketi tekrarladıktan sonra güçsüzlük oluşur.

Evre 2; fonksiyon kaybına bağlı daha fazla yakınma, pes planus oluşması veya olan şekil bozukluğunda artış vardır, deformite pasif olarak düzeltilebilir. Hastalarda bu evrede instabilite hissi vardır, yürüme mesafesi azalır, düz olmayan yüzeylerde yürüyememe başlar. Ayağa arkadan bakıldığında tek taraflı kazanılmış pes planusa (düz tabanlığa) ait asimetri gözlenebilir.

Evre 3; deformite sabitleşir, subtalar eklemde dejenerasyon başlar, medial ağrı ve şişlik azalır, fibulanın sinüs tarside sıkışmasına bağlı olarak yan orta ayak ağrısı başlar. Bu dönemde en sık uygulanan fonksiyonel test, desteksiz tek parmak ucuna kalkmadır. Normal bir ayak bu hareketi ardarda 10 kez yapabilirken, posterior tibial tendon disfonksiyonunda yapılamaz.

Evre 4; bilek ekleminde de dejenerasyon vardır. Subtalar eklem ve ayak bileği hareketleri kısıtlı ve ağrılıdır.

Teşhis;
Tanı esas olarak klinik bulgular ile konulur. Direkt grafiler kazanılmış pes planusun diğer nedenlerini ekarte etmek, deformitenin derecesini görmek veya subtalar eklemde veya ayak bileğinde dejenerasyon olup olmadığını görmek için çektirilebilir.

Tedavi;
Evre 1 ve 2'de 4-8 hafta atelle immobilizasyon, soğuk uygulama, istirahat, kompresyon ve elavasyon; NSAİİ’lar kullanılır. Steroid enjeksiyonu kontrendikedir. Hastalara orteze benzeyen üstten bağcıklı ayakkabı veya botlar giymesi önerilmelidir. Gerekiyorsa ayak-ayak bileği ortezleri kullanılmalıdır. Bu ortezler ayak bileği, subtalar ve midtarsal eklemleri immobilize ederler.
Evre 3 ve 4'de ayağa uygun ortezler veya ayakkabılar kullanılır. Konservatif tedaviden fayda görmeyen olgularda cerrahi uygulanır.

Kuru İğne (İMS) Ağrılı Bir Tedavi Yöntemimidir?

Kuru İğne (İMS) Ağrılı Bir Tedavi Yöntemimidir?

Kuru iğne tedavisinde kullanılan iğneler normal enjeksiyonda kullanılan mandrenli iğneler gibi değildir; son derece incedir. Deriyi geçerken acıyı en aza indirmek için bir kılavuz kullanılarak iğnenin hızlı batması sağlanabilir.

Ayak tabanı, el gibi küçük kasların bulunduğu bölgelerde ağrı mümkündür, ancak diğer kaslara yapılan stimülasyonlar genellikle iyi tolere edilir. Eğer kaslar normalse genellikle ağrı duyulmaz.

Kas süpersensitif, aşırı kısalmışsa yani ciddi olarak problemli ise bir miktar ağrı duyulabilir. İğne ilk batırıldığında spazmlı kas tarafında sıkıca kavranır ve bu esnada özel bir ağrı duyulur. Kas kendini bırakınca ciddi bir rahatlama olur. Bazı hastalar ilk birkaç seansta uzun süren ağrılardan bahsederler, seans süresi arttıkça bu ağrılar kaybolur.

 

İms ve Nöropatik Ağrı

İms ve Nöropatik Ağrı

İMS ya da intramusküler stimülasyon, miyofasyal olarak kilitlenmiş derin adalelerdeki kontraktür ve kısalmayı tedavi etmek için kullanılır. Kasların sağlklı kalmaları için hareket etmeleri gerekir. Bir kasa gelen sinir herhangi bir sebeple (fıtık, kireçlenme, travma, whiplash) zedelenmişse (nöropati) o sinirin hareket ettirdiği kas yeterli güç üretemez, kısalır, kalınlaşır ve beslenmesi bozulur.

Nöropatik kaslar (sinirleri zedelenmiş kaslar) normal fonksiyonlarını güçlükle yaptıkları için kaslar arasında bir dengesizlik oluşur.

Kısalmış kas aynı zamanda kalınlaşmış ve gücünü kaybetmiş kastır. Kaslardaki kısalma ve kalınlaşma sinirleri sıkıştırarak sinirlerin daha da zedelenmesine sebep olur. Bu durumda bir kısır döngü oluşur.

Bu kasların kuru iğne ile tedavi edilmesi kısır döngüyü kırar. Kaslardaki kısalık gider, kas daha iyi hareket eder ve daha fazla güç üretir; ve sonuçta sinirdeki irritasyon azalır.

Peroneal Tendinit

Peroneal Tendinit

Peroneal Tendinit Medial fleksör retinakulumdan (ayağın iç tarafında bulunan tendonların geçtiği bir kılıf) geçen tibialis posterior, fleksör digitorum longus ve fleksör hallusis longus kasları tendonları ve ayak bileği yan kısmından geçen peroneal tendonlar nadiren topuk ağrısı yapmakla beraber medial veya lateral lokalizasyonlu topuk ağrısı olan hastalarda mutlaka akla gelmelidir.

Peroneal tendinit teşhisi:

Peroneal-tendinit-ayakda-agri-bolgesiPeroneal tendiniti olan hastalarda tendonun yapışma yerlerinde ağrı ve şişlik vardır. Ayağın pasif dorsifleksiyonu ağrılıdır ve yapışma noktası basmakla hassastır. Hikayede koşu, zıplama veya hızlı dönüşler gibi zorlu aktiviteleri yapmakta zorluk vardır.

Peroneal tendon yaralanmaları sık olmakla birlikte, çoğunlukla klinik olarak her zaman önemli değillerdir. Peroneal tendinit genellikle ayak bileğinin dış yan tarafının zorlanması ile birlikte görülür. Teşhis, çoğu zaman yanlışlıkla ayak bileğinin lateral zorlanması olarak konulur çünkü izole peroneal tendonların yaralanmaları nadirdir.

Peroneal tendonlar romatoid artritte (RA) sıklıkla etkilenirler.

Peroneal tendinit tedavisi:

Esas olarak konservatiftir fakat tendon rüptürü varsa cerrahi tedavi gerekir.Tendon yapışma yerine proloterapi, tendon kılıfında şişme sinovit varsa kortizon enjeksiyonları ile birlikte peroneal kaslara İMS (kuru iğne tedavisi) uygulamaları çoğu hasta için oldukça iyi sonuç verir.

Patellar Tendonit

Patellar Tendonit

Patellar tendinit diz kapağını (patella) tibiaya (incik kemiğine) bağlayan tendonu etkileyen bir hasardır. Patellar tendon ayak kaslarının kullanımında önemli rol oynar. Kasların dize kadar kasılabilmesini sağlayarak topa vurabilmeye, koşabilmeye ve havaya doğru sıçrayabilmeye imkan verir.

Patellar Tendonit (Patellar tendinitis) genel olarak lise çağlarında basketbol, voleybol oynayan erkeklerde görülür. Zıplarken oluşan ağrının en sık rastlanan semptom olması sebebiyle “jumper’s knee(zıplayıcı dizi) olarak da adlandırılmaktadır.

Daha ileri yaşlarda, aşırı koşma ve zıplama aktiviteleri yapan kişilerde, patoloji apofizden (tendonun yapışma yerinde) ziyade tendonda gözlenir. Yaralanma daha çok patellanın distal kısmındaki yapışma yerindedir. Esas patoloji kemik tendon bileşkesinde çok küçük yırtıkların gelişmesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Patellar Tendinit Teşhisi:

Patella alt ucunda hassasiyet vardır. Olay ilerledikçe infrapatellar yağ yastığı da hassas hale gelmektedir. Atletlerde genellikle yüksek düzeyde vücut gelişimi beklenmesine rağmen bu tür hastalarda gergin hamstring (arka uyluk kasları) ve zayıf kuadriseps kası (ön uyluk kasları) saptanır. Hastalığın başlangıcında radyolojik görüntülemede normal bulgular gözlenmektedir. İlerleyen olgularda yapışma noktasında dejeneratif değişiklikler gözlenebilir.

Patellar Tendinit Tedavisi:

Akut fazda istirahat, semptomların azalmasını sağlar. Yine egzersiz olarak hamstring germe ve kuadriseps güçlendirme egzersizleri önerilir. Patellar tendon bantlama, tensil (gerilme) güçleri doğru yönlendirerek rahatlama sağlar ancak sorunu ortadan kaldırmaya yetmez. Kronik olguların düzelmesi daha zordur. Derin doku masajı, ultrason ve kortikosteroid iyontoforezi bazı hastalarda fayda sağlamaktadır. Non operatif girişimlerin yetersiz kalması durumunda nekrotik tendon fibrillerinin eksizyonu ve patella yapışma noktasının kazınması başarılı bulunmuştur. Tendonun kemiğe yapışma bölgesine hipertonik dekstroz enjeksiyonu (proloterapi)yapılabilecek en iyi tedavi yöntemlerinden biridir.

Kuru İğne (İMS) Gebelerde Kullanılabilir mi?

Kuru İğne (İMS) Gebelerde Kullanılabilir mi?

Gebelik-ve-kuru-igne-tedavisiGebelik döneminde omurga sorunlarından kaynaklanan bir çok ağrılı sendrom vardır.

Görüntüleme yöntemlerinden yeterince faydalanamama bu hastalarda tanısal bazı problemlere de yol açar.

Ayrıca hamilelerde ilaç tedavisinin da bazı kısıtlayıcı yanları vardır. Kuru iğne tedavisi (ims) gebelerde, uygulayıcı açısından bazı zorluklar olsa da başarı ile kullanılabilir ve sonuçlar oldukça başarılıdır

Röntgen MR ve Tomografilerimde Yapısal Bazı Anormallikler

Röntgen, MR ve Tomografilerimde Yapısal Bazı Anormallikler

BU DURUMDA KURU İĞNE TEDAVİSİ (İMS) BANA YARDIMCI OLABİLİR Mİ?

Pek çok insanda ağrılı patolojilerin altında yapısal bir bozukluklar vardır. Bu insanların omurgalarında (bel, sırt, boyun), omuzlarında, diz eklemlerinde, topuklarında vs. bir ağrı oluşturacak bir sebep vardır. Bu hastaların

 

ellerindeki raporlarda dejeneratif disk hastalığı, disk aralığında daralma, servikal ve lomber spondiloz, rotator manşon tendopatisi, impingement sendromu, patellofemoral kondromalezi, topuk dikeni gibi ifadeler vardır.

Bunların hepsi kas iskelet sistemindeki yozlaşma ve yıpranma (wear and tear) sonucu ortaya çıkar ve radikülonöropati ile birliktedir.

Tüm bunlar eklemlerdeki, omurgadaki ve yumuşak dokulardaki yıpranma ve yozlaşmaların bir sonuçlarıdır. Bu yıpranma ve yozlaşmalar her zaman ağrı ile birlikte değildir. Örneğin omurga MR’ı çalışmalarında hiçbir şikayeti olmayan kimselerin %30 unda disk patolojileri bulunmaktadır. Bunun tersi olarak bel ağrılı hastaların %40’ında hiçbir disk patolojisine rastlanmamaktadır.

Acil cerrahi müdahaleyi gerektirecek durumlar dışında; görüntüleme yöntemlerinde yapısal anormallikler olsa bile ağrının nedeni çoğu zaman spinal segmental seviyelerdeki bir nöropati radikülopati ile ilişkilidir. Görüntüleme yöntemleri il gösterilen patolojiler her zaman ağrının gerçek sebebi olmayabilir. Kas kontraktürlerinin tedavisi (Kuru iğneleme-İMS ile) ağrıyı iyileştirecektir.

Kuru İğne Tedavisi ana sayfaya gitmek için tıklayabilirsiniz.

Miyofasiyal Ağrı Sendromu

Miyofasiyal Ağrı Sendromu

Miyofasiyal ağrı sendromu (MAS) sebebi bilinmeksizin herhangi bir bölgesel kas-iskelet sistemi ağrısını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Kaslar ve onunla ilişkili yumuşak dokularda ağrı, hareket kısıtlığı, hassasiyet gibi belirtiler vardır. Miyofasial ağrıların en önemli sebepleri; travmalar, duruş bozuklukları, tekrarlayan hareketler, stres, aşırı kullanım, doğumsal bozukluklar vs.

Miyofasyal ağrılarının tanısı için herhangi bir test, röntgen, laboratuar bulgusu yoktur. Teşhis genellikle hastanın ifadesine ve hekimin muayenesine göre konulur. Bel ve boyun ağrıları gibi ağrı sendromları ile hekime başvuran bir çok hastada tomografi, MRI gibi ileri görüntüleme yöntemlerinde görülen patolojik değişiklikler ağrının gerçek sebebi olmayabilir.

Miyofasiyal ağrılarda tedavi oldukça zordur. Sebebi ortaya çıkarmak her zaman kolay değildir. İlaçlar genellikle çok az işe yarar. Kaplıca ve fizik tedavi vs. kısmen fayda sağlar. Egzersizler çok önemli olmakla birlikte, hastaların bu egzersizleri düzenli yaptığını söylemek çoğu zaman mümkün değildir.

Miyofasiyal ağrı sendromlu hastalarda, spazm olur. Spazm olan kaslar kısalır ve kalınlaşır, aynı zamanda kas içindeki mikrosirkülasyon (dolaşım) bozularak kas iskemisi (oksijensizlik) oluşturur. Kaslarda dokunmaya, sıkmaya ve hareketlere karşı bir hassasiyet vardır.

Ayrıca; kasılan kas tendonları ve tendon yapışma yerlerini (enthesis) gererek, tendopati ve entesopatiye yol açar. Olay kronikleştikçe eklemlerde yozlaşmalar, disk yıpranmaları, tendinitler, nöropati (sinir harabiyeti) gibi patolojiler ortaya çıkar.

 

 

Kifolordoz (Kamburluk ve Çukur Bel)

Kifolordoz (Kamburluk ve Çukur Bel)

Kifolordoz olan kişilerde sırtta kamburluk, belde de çukurluk vardır. Kalça öne doğru eğiktir. Bu hastalarda dizler arkaya eğik, kalçalar ise öne eğiktir. Baş öne doğrudur, ancak kamburluktan dolayı boyundaki çukurluk artmıştır. Bu hastalarda boyun, omuz, sırt, bel ve bacak ağrıları sık görülür.

Lordoz (Çukur Bel)

Lordoz (Çukur Bel)

Duruş bozukluğuna bağlı Ağrı Sendromlarına bir örnek de;Lordoz (Çukur Bel)dur.

Lordoz; beldeki normal çukurluğun artmasıdır. Karın, sırt, kalça kasları ve bağlarındaki dengesizlikler ve güç kayıpları bel çukurluğunu artırır. Gebelikte bel çukurluğu artar.

Ayrıca karın kaslarında gevşeklik, aşırı kilo lomber lordozu artırır. Sık ve çok sayıda doğum yapmış kadınlarda da lomber lordoz artabilir.

Ayrıca omurlarda kayma (spondilolistezis) olan hastalarda lombel lordoz (bel çukurluğu) artmıştır. Lomber lordozun en önemli sonucu bel ve bacak ağrılarıdır. Lomber lordozdaki artış omurganın arkasında bulunan faset eklemlerinde dejenerasyona sebep olur. Omurlar arasında bulunan sinir kanallarını daraltarak sinir baskılarına yolaçar.